2134 yılında İstanbul, bir zamanlar yeşil ağaçları ve tarih kokan sokaklarıyla
tanınan, güzel iklimiyle ünlenen, imparatorluklara yüzyıllar
boyu başkentlik yapmış, dünyanın gözbebeği bir metropol iken artık
küresel ısınmanın etkileriyle büyük bir değişim geçirmişti.
İstanbul’un bazı bölgelerinde az da olsa yaşam korunmuş ve 2134 yılında, çölleşmiş
geniş alanların ortasında duran teknoloji harikası Neo-İstanbul,
Ege Yılmaz’ın yaşadığı özel bölgeyi oluşturuyordu. Bu bölge, küresel ısınmanın etkilerinden korunmuş ve özel yapay iklim sistemleriyle yönetiliyordu.
Ege Yılmaz, 30 yaşında bir mühendis olarak, bu son kalan
yaşanabilir bölgede, bir nevi teknoloji şehrinin kralıydı. Yıldızlararası
veri transfer sistemlerinden yapay zeka analizlerine kadar birçok projeyi
yöneten Ege’nin hayatı, teknolojinin her yönüyle iç içeydi. Ancak
hayatının bu noktada bir kırılma noktasına hızla yaklaştığından habersizdi.
Batuhan ARDA
GİMSETAP YAYINLARI
49 Sayfa